30.12.10
29.12.10
kırdım kafanı oğuzbey!
benim için çok önemli olup doğukanın aldığı 'feel beat'sennheiser kulaklıklarıma bakıp bugün vay be baya dayandı dedim. play tusuna bastım ve çalmadı. aklıma geldin.gözlerim doldu. aklıma tekrar geldin. ve bir daha. çıkmadın oğuzhan. seni masanda sandalyen dönük bir şekilde kulağında 150 küsür liralık sennheiserlarınla hah hah hah diye gülerek hayal ettim.... devam edemiyorum.titriyorum..
27.12.10
Tanrı’nın Azrail’i yanına çağırmasıyla başlar hikâye ve Tanrı Azrail’den Kafka adında bir adamı öldürüp kendine getirmesini ister. Azrail elindeki öldürülecekler listesinde küçük bir oynama yaparak Kafka’nın adını ilk sıraya alır ve canını almak için dünyaya iner. Prag’dan başlar aramaya ve tüm Avrupa’yı dolaşır, ama bulamaz. Tanrıya karşı mahcup olmak istemediğinden hiç ara vermeden devam eder yolculuğuna ve tüm mevsimlerde, tüm kentleri dolaşır… Tanrı’nın huzuruna çıktığında eli boştur. Tanrı Kafka’yı sorar kendisine, Azrail boyun büküp cevap verir, “Yok” der önce… “Sizin yarattığınız evrende Kafka adında bir adam yaşamıyor.” Tanrı öfkelenir bu sözün karşısında, belki de ilk defa istediği bir şey yerine gelmemiştir. Gür sesiyle bağırır Azrail’e “Git o zaman onu kendi yarattığı dünyada bul ve getir.”
İşte hayatımın gizli temeli: Aralarında ilişki yok gibi görülen bütün çabalarımın altında aynı isteği buluyorum: Varoluşu içimden atmak, anları yağlarından sıyırmak, bükmek , kurutmak, kendimi temizlemek, katılaştırmak, sonunda bir saksafon notasının kesin ve belirli sesini verebilmek. Bunu şöylede anlatabiliriz: Yanlış dünyaya gelmiş bir zavallı vardı. Öteki insanlar gibi, parkların, kahvelerin, ticaret kentlerinin dünyasında varolup gidiyor ve tabloların ardında, kitapların ardında bambaşka dünyalarda yaşadığına kendini inandırmak istiyordu.
Jean Paul Sartre – La Nausea -Bulantı
26.12.10
Mutlu Yaşamın 10 Anahtarı
Her ülkenin binlerce atasözü var, özdeyişi var. Bunlar birikimlerin hap halinde ...ifade edilmiş şekli. Ünlülerin, toplumları etkileyen kişilerin özdeyişleri var, çoğu zaman yazarlar anlatmak istedikleri konuya giriş yaparken "ufuk açma" niyetine alıntı yaparlar.
Philip E. Humbert adlı bir psikiyatri profesörü, "İnsanlara mutlu yaşamın anahtarını 10 kuralda toplayacak olsam, hangi deyişleri seçerdim" diye kapsamlı bir çalışma sonrası bir liste çıkartmış.
1. Kendini tanı. (Sokrat)
Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanın ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçiyor.
2. Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. (Mevlâna)
Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta birşeyleri korumak için ayakta kalmazsan her şey seni düşürür.
3. En yukarda aşk var. (Aziz Paul)
Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatın kuru bir daldan farkı kalmaz.
4. Dünyayı hayal gücü döndürür. (Albert Einstein)
Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy'nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve "Neden" diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve "Neden olmasın" diye soruyorum
5. Fazla güzellik göz çıkarmaz. (Mae West)
Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, çoşku!
6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır. (Sun Tzu)
Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır.
7. Ya yap ya yapma. Denemek yok! (Yoda - Yıldıa Savaşları)
Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir. Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatın üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir.
8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur. (Antoine de St.Exupery)
Hayatınızı basitleştirin. Basite indirge, indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. Kısa tutun ki fokus edebilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklamazsanız hayatı yakamazsınız.
9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz. (Emile Zola)
Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır.
10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak... Diğeri herşey mucizeymiş gibi yaşamak. (Albert Einstein)
Şükretmeyi unutmamak gerek!
25.12.10
evet şimdi huzur..duştan çıktım bilgisayarımı açtım.kahvemi hazırladım v üstümü giydim.6 dan beri dinleniyorum ve saat 11.30.kutu odamda müzik dinleyip starwars pijamamla kahvemiyudumlarken tuşlara basıyorum ve yarın sabahın köründe kalkıp atölyeye gideceğimi hatırlayıp yapmam gereken şeytan ve ölüm adlı (yanlış da olabilir)resmi tamamlamak için beynime komut veriyorum.wake up.
23.12.10
22.12.10
bi kere filmini izledim.
Frida ve Diego ilk kez İstanbul'da
Meksika kültürüne damga vuran eserleriyle 20. yüzyılın efsane çifti haline gelen Frida Kahlo ve Diego Rivera'nın eserleri, Türkiye'de ilk kez Pera Müzesi'nde sergilenecek.
AA
Güncelleme:
12:05 TSİ 08 Aralık. 2010
Çarşamba
İSTANBUL
- Eserleriyle olduğu kadar, sıra dışı ve tartışmalı yaşamlarıyla
fırtınalı ilişkileriyle ilgi çekerek, sinema ve edebiyat dünyasına da
ilham veren, Meksika kültürüne damga vuran eserleriyle 20. yüzyılın
efsane çifti haline gelen Frida Kahlo ve Diego Rivera'nın eserleri,
Türkiye'de ilk kez Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde
sergilenecek.
Jacquesve
Natasha Gelman'ın koleksiyonunda yer alan, Meksika'nın ulusal kültür
varlıkları envanterine kayıtlı ve Meksika dışında çok az sayıda
sergilenen çiftin en önemli eserlerinden oluşan 40 yapıt, 20 Mart 2011'e
kadar ziyarete açık kalacak.
Sanatseverleri, duyulduğu ilk andan itibaren
heyecanlandıran, Berlin ve Viyana'da düzenlenen ve 2010 yılına damgasını
vuran Frida Kahlo Retrospektifi'nin en gözde Kahlo yapıtlarının yanı
sıra Diego Rivera'nın eserlerinin de yer aldığı serginin küratörlüğünü
ise Dr. Helga Prignitz-Poda üstlendi.
21.12.10
20.12.10
sevgili mp3 music download dingili.
sen ne yaptığını sanıyosun pardon ya.beyinsiz olma ihtimalini göz önünde bulundurarak sana hitap edicem .embed ne! ne embedi. neden kuruluş amacına hizmet etmezsin. hayır çok basit. ben seni buraya yükliycem sen de çalıcaksın. tamam resimlerini de gösterme. lanet olsun gösterme. ama çal.!
16.12.10
14.12.10
yarışmaya katılıyim dedim.
FAKAT !
FAKAT !
SEÇİCİ KURUL
♦ 25. Dünya Üniversiteler arası Kış Oyunları kapsamında düzenlenen “Resim Yarışması Seçici Kurul”u aşağıda isimleri belirtilen üyelerden oluşur:
♦ Prof. Aydın AYAN: (Sanatçı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürü)
♦ Prof. Hüsamettin KOÇAN: (Sanatçı, Baksı Kültür Sanat Vakfı Kurucusu, Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi)
♦ Prof. Hasan PEKMEZCİ: (Sanatçı, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanı)
♦ Prof. Reşat BAŞAR: (Sanatçı, Kocaeli Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı)
♦ Doç. Mustafa KÜÇÜKÖNER: (Sanatçı, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi ve 2011 Erzurum Kış Oyunları Kültür Sanat Komite Başkanı)
♦ Yrd. Doç. İrfan OKAN: (Sanatçı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi,)
♦ Yrd. Doç. Dr. Lütfü KAPLANOĞLU: (Sanatçı, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi)
♦ Yrd. Doç. İsmail TETİKÇİ: (Sanatçı, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi)
böyyle bişey gördüm. bi resmi seçicekler dimi.
12.12.10
7.12.10
5.12.10
insanlar değişir.
bu çok normal.
sorun sizin onlara çok güvenmiş olmanızdır.
başından beri yarı yolda bırakılma ihtimalini aklınızın ucundan geçirmemiş ve ona büyük bi sevgi bağıyla bağlanmış olmanızdır.
bu aşk olmak zorunda değil.
olmayınca yokluk çekersiniz.
ihtiyaçtır çünkü o.
özlemeyi hatırlatır.
her özlem duygusunu hem de olmayışını aynı anda yaşatır size.
olmayınca da vardır aslında yani.
size yaşattıkları,yarı yolda bırakmaları,ani çıkış ve kararları artık geride kalmıştır.
sinir değil,acizlik vardır artık sizde.
kendinize de kızarsınız tabi.
sigara gibidir.
bağımlı olmuşsunuzdur.
ve canınız çeker.
kurtulamazsınız.
...
bu çok normal.
sorun sizin onlara çok güvenmiş olmanızdır.
başından beri yarı yolda bırakılma ihtimalini aklınızın ucundan geçirmemiş ve ona büyük bi sevgi bağıyla bağlanmış olmanızdır.
bu aşk olmak zorunda değil.
olmayınca yokluk çekersiniz.
ihtiyaçtır çünkü o.
özlemeyi hatırlatır.
her özlem duygusunu hem de olmayışını aynı anda yaşatır size.
olmayınca da vardır aslında yani.
size yaşattıkları,yarı yolda bırakmaları,ani çıkış ve kararları artık geride kalmıştır.
sinir değil,acizlik vardır artık sizde.
kendinize de kızarsınız tabi.
sigara gibidir.
bağımlı olmuşsunuzdur.
ve canınız çeker.
kurtulamazsınız.
...
4.12.10
Dünya, uzaylıların akıl hastanesidir. Moron değilseniz böyle bir gezegende iyi olunamayacağını bilirsiniz. Çünkü boyun eğişin ürünü olan hiç bir iyilik, ahlaki değildir. Kurallara uymak, şahsiyetsizleşmeye varır. Uygarlık disiplini denen şey, insanın olgunlaşmasını engelleyen sistemdir.Ermişler gibi metropolden kaçıp tabiatla haşır neşir olmayı özendiren bir tek reklam göremezsiniz.
Teknoloji aptalların kötülük yapmasını kolaylaştırmaya adanmıştır. Eğitim, iş, aile, sağlık, iletişim, politika, güvenlik, eğlence... Kısacası sistemin her ana unsuru, köleliğin şablonlarına uyarlanmış durumda. Hakikaten umudumuz kesildi. Yalnızca bir sonraki yalanı merak etmek bizi ayakta tutuyor. İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sayıyor.
Hayat, insanın kaybetmekte olduğu bir oyuna dönüştü. Suç, ihlal, delilik ve kaçışın sunduğundan başka bir özgürlük seçeneği yok...
-Murat Menteş
Teknoloji aptalların kötülük yapmasını kolaylaştırmaya adanmıştır. Eğitim, iş, aile, sağlık, iletişim, politika, güvenlik, eğlence... Kısacası sistemin her ana unsuru, köleliğin şablonlarına uyarlanmış durumda. Hakikaten umudumuz kesildi. Yalnızca bir sonraki yalanı merak etmek bizi ayakta tutuyor. İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sayıyor.
Hayat, insanın kaybetmekte olduğu bir oyuna dönüştü. Suç, ihlal, delilik ve kaçışın sunduğundan başka bir özgürlük seçeneği yok...
-Murat Menteş
3.12.10
1.12.10
1.11.2010.
yeni ay oldu resmen ve yılı eskitmeye 30 gün bıraktı.
suçlu bence.
yapılması gereken çok şey hatırlattı.
resimler.
ocak ayına kadar 3deseni bi tabloyu bitirmek gerek.
aslında istediklerim çok daha farklıydı.
yılbaşı diye insan sevinmeli.
ama sevinmiycem sanırım.
sevinemicem de olabilir.
her gün yaklaşıyosun aptal sisteme.
buna sevinilmez.
sevinebilinemez.
korku başlangıcı.
yapman gerekenleri hatırlamak.
resim yapmak mesela.
ocak ayına kadar.
3 desen
1 tablo.
ya da.
fuck up!
suçlu bence.
yapılması gereken çok şey hatırlattı.
resimler.
ocak ayına kadar 3deseni bi tabloyu bitirmek gerek.
aslında istediklerim çok daha farklıydı.
yılbaşı diye insan sevinmeli.
ama sevinmiycem sanırım.
sevinemicem de olabilir.
her gün yaklaşıyosun aptal sisteme.
buna sevinilmez.
sevinebilinemez.
korku başlangıcı.
yapman gerekenleri hatırlamak.
resim yapmak mesela.
ocak ayına kadar.
3 desen
1 tablo.
ya da.
fuck up!
yemek yapmak diyorum.çok değişik bi olay. çok ileri görüşlü olman gerek.zor yani.ve tuhafda aslında. bi kapların içine belli maddeler atıyosun. atarken sadece pişirmeyi amaçlıyosun. ısıya maruz kalıyolar.yıkanıyolar temizleniyolar.kabın içine su dolduruyosun.diğer sıvılar da.kırmızı şeyler.onun rengi oluyo.tadı var.koku falan.karıştırıyosun eziyosun.yiyosun .yeme kısmı da çok tuhaf. tek yersen nasıl yapıldığını falan düşünüyosun.tuhafgeliyo napıyım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)